>
   
  VELET DADA
  Yazilari
 

İRFAN ASLANHAN'A AİT YAZILAR

Bazen Sağa Sola Saç-ma-lı-yo-rum... Gerekli...
İrfan Aslanhan
Veletlik Makamı 

Bilenler bilir ben hep yayınlarıma şöyle başladım

SELAMLAR SAÇMA SAPAN SAVAŞAN BU DÜNYANIN
ERGENEKOMİK ÜLKESİNİN
HUZURU KAÇIRILMIŞ VATANDAŞLARI
SELAMLAR HEPİNİZE )) diye diye diye diye ....

Benim birde bu türden bir velet tırnağım diye birşeyim vardır "KORKUYORUM ve MUTLUYUM" bu burada kaladursun bakalım nerede açılacak...

İlk başta şunu söyleyeyim: Bu site biraz bizim evin salonu gibi geldi bana. Mesela ben kardeşlerimin varsaki sürülecek bir iki fırça darbesi, hep evin salonunda atmışımdır fırçalarını. Varsaki ailemden almam gereken terbiye hep evimizin salonunda gerçekleşmiştir bu, gerçekten bizde çok nadirdir odalara saklanıp konuşmak... Annem eğer varsa göze batan bir komşu kızı, onun dedikodusunu muhakkak salonun camından bize göstere göstere yapmıştır. Tabi sizlerde de vardır bunlardan. Salon, bu yüzden her zaman dünya ülkelerinde medeniyeti temsil etmiştir. Tıpkı buradaki -hepsi işlerinde başarılı birer radyocu olan- büyüklerimin ve çalışma arkadaşlarımın yaptığı gibi... Medeni bir şekilde bir şeyi, bir yayın kuruluşunu, temsil ederek; ederken de işlerine iş eklemek ve bu âlemin camından bakarak dedikodusunu da yapmak, kızmak, bağırmak vs vs yani RADYOCUYUZ salonundan.

Ama bence bir sorun var bu işin işleyişinde. Olay dönüp dolaşıp bizim evin salonundaki medeni ve bu yüzden nedeni sessiz hale dokunuyor ve ne yazık ki bizim salon sessiz kalıyor ve evin salonunda geçen aile içi olayları ve sorunları duyan ve yaşayan sayısı hep 3 kişiyi geçmiyor, geçmemiştir de! Benim velet tırnağım burada açılıyor galiba "Korkuyorum ve mutluyum". Acaba artık biz radyocular yine salonda oturup sanalda olduğumuzu da hatırlayarak bir şey mi yapmalıyız, bir acayiplik mi katmalıyız bu medeni halimize? Biliyorsunuz bu kelime yabancı dilde şehirli anlamına gelen, Arapça kökenli bir kelime ve uygar anlamında da kullanılıyor. Hatta medeni olmak hukuki bir olgunun da göstergesidir. O zaman salonda oturanların hukuksal olarak bir özgürlüğü ortaya çıkmıyor mu? Çünkü medeni hukuk diye bir şey vardır. Bırakın şimdi basın yayın özgürlüğünü, takılalım salonumuzun özgürlüğünde! Mesela radyocular kaybetmişse gücünü küfür edelim o zaman çok mu ağır oldu bu? Yoo. Türklerin yabancı dillerde en çok merak ettiği ve öğrendiği ilk şeyler küfürler değil midir? Bu ikisini birleştirirsek; onların her haltını almışız da neden medeni küfürlerinin taklidini bile yapamıyoruz? Yamulmuyorsanız dikkat edeceğiniz şey medeni küfürdür burada (Yani Radyocuyuz’ da olsan derdini üç beş kişiden fazlasına duyuramıyorsan sor bakalım kendine sen radyocuyuz musun? Ya da medeni küfürünü yüz binlere duyurarak konuğunla sen eyy radyocu huzurlu musun? Neden özellikle bu zamana kadar gelen radyocular bu toplumda bunu (bu) yapamamışlardır? Yapılanlar gücünü kaybetmiş, arasan da bulamazsın şarkısı olmuş, olanlarda şu salonda kalmış üç kişi duymuş, dördüncüye mikrofon yalamak kalmış Radyocuyuz' un kuruluş tarihi ne ola ki gücü "Uçankuş" kadar olamasın? Yani yanlış anlaşılmasın bu salondan aileme seslenmek istiyorum. Özeleştiridir bu! Herhangi bir şeyler istiyorum; dördüncü kişinin de bize hak vereceği herhangi bir şeyler. Artık bu ailenin de sorunlarının olduğu ve her şeyin bir kahkaha efektiyle silin(e)mediğini anlatan herhangi bir şeyler... Çünkü bu salonlar aydınlanma çağında doğurulmuş tüm fikirlerin hızla yayılmasına da ön ayak olmuş mekânlardır. Belki doğru benzettiğimi umduğum bizim evin salon kültürü burada da verim alabilir. Yoksa bunun dışında bu radyocular toplanıp, topu adama vurarak bowling oynamaktan başka ve bunu birde turnuva haline getirmekten başka yaptıkları bir halt yokmuş gibi gözükecek dışarıdan "KORKUYORUM" işte. Ama mutluyum "radyocuyuz.com" var. Mesleğinin başında olan bir insan için sorgulayacağı bir saloncuk var. ŞİMDİ SİZ KENDİNİZE SORA DURUN BAKALIM benim kardeşime attığım fırçaları ve azarları komşunun oğlu da duysa mıydı? Göze batan o komşu kızını annem diğer komşu kızlarına da anlatsa mıydı? Olaylar ve olanlar ne kadar "pencereler açık" yaşansaydı? Şimdi yıllardır tüm bunlar olmamışken bizim salonlarımızda.

BAŞKALARININ BİZE SORMASI LAZIM DEĞİLMİ
DIŞARDAN GÖRÜNEN BİZLER

NE KADAR RADYO-C-UYUZ ?
NE KADAR ANLAŞ-ILI-YOR-UZ ?
NEDEN ANLAŞAMIYORUZ ?

KOLTUĞUN, KANEPENİN, TELEVİZYONUN, TELEFONUN, PENCERENİN VE PERDENİN olduğu şu salonlardan medeni birer küfür yapılamaz mı yani ne anlaşılıyorsa anlaşılsın buradan. TÜM BUNLARI NEDEN SÖYLÜYORUM BİLİYOR MUSUNUZ, ÜLKENİN EN ÇOK SESİ ÇIKARAN BU NEFERLERİ YANİ RADYOCULAR NASIL OLDUYSA YIL 2009 HİÇBİR SES ÇIKARAMAMAKTALAR. ŞİMDİ EN ÇOK SESİ ÇIKARANLAR EN AZ SES ÇIKARAN OLMUŞLAR. GİRDİĞİ HER SALONA, ODAYA, MEKÂNA EN FAZLA SESİ VEREN OLMUŞLAR AMA NASIL OLMUŞSA HERŞEYE EN SESSİZ KALANDA OLMUŞLAR. NEDEN? GÜÇLÜ KALANI VE SIRA DAYANANI DIŞINDA DİĞERLERİ PLAY LİSTLERİNE GÖMÜLÜP ŞARKI ARASINA BİLE YORUMLAMAKTAN ACİZ Mİ OLDURULMUŞLAR ŞİMDİLERDE HEPSİ ÇOK MEDENİ VE TİKYCİK Mİ TAKILIR OLMUŞ YA DA MURAT BOZ'UN SIRT DEKOLTESİYLE ÇOKMU İLGİLENİR OLMUŞUZ YA DA GALİBA DAHA İŞİMİZE GELİYOR EZBERE İLİŞKİLERİ ÇEKİŞTİRMEK YA DA PATRONCULUK YANDAŞLIĞI OYNAMAK... BİLMİYORUM FAZLADA BEYLİK LAFLAR ETMEK İSTEMİYORUM BU KONUDA. AMA SAYGIYLA BAŞLATTIĞIM BU MESLEĞİMİ, İSTİYORUMKİ BÜYÜK USTA EMİRHAN OĞUZ'UN DİZELERİNDEKİ GİBİ "YAŞAM ŞUNCAĞIZ BİR ŞEY İŞTE" DİYEREK GEÇİŞTİRMEK İSTEMİYORUM. ÇÜNKÜ O ŞİİRİN SON CÜMLELERİNİDE BİLİYORUM DERKİ ŞİİRDE;

Yaşam şuncağız bir şey işte
bir defter kalır gidenlerden
ayrı düştüklerimizden bir kitap
yıllar sonra aklına gelir de birden
bakarsın / kuytu dalında bir sayfanın
incecik izler vardır
diretmişliğimizden...

Bu yüzden şimdiden sormak lazım

NE YAPMAK GEREKİR; "KÜFRETMEK Mİ" BİZE YAKIŞMAZ!
NE YAPMAK GEREKİR "SESSİZ KALMAK MI" RADYOCU SUSAMAZ!
PEKİ, "NEYİ NE YAPMALI ANLAMADIM" Kİ ORTADA BİRŞEYMİ VARKİ BİRŞEY YAPMALI? BUNU MU DİYORSUNUZ?

BUNU SİZ DEMİYORSUNUZ demişti zaten Moğollar !

BİR ŞEY VARKİ BİR ŞEY YAPMALI

TAMAM O ZAMAN HADİ YAPALIM...

Tamda olacak derken bu sefer olmuyor işte, o kazın ayağı öyle olmuyor. Biz göre göre yaşadık; hepsi oynamasını iyi bilen konservatuar tiyatro bölümü öğrencileri bile birlik olamıyorlar. Çok denedik oynatarak, rol yaparak bile olamıyorlar. Kaldı ki ağzı laf yapan radyocunun büyük birlik olması yenilikler içinde kendi derdini yüz binlere anlatması... Olmuyor olmuyor olmuyor! Moğolların Bi’şey yapmalı’sından ötede böyleymiş bu düzen ki; kendileri hiç şüphesiz tarihteki en başarılı savaşçılardır bilirsiniz. NERDE O ESKİ BAYRAMLAR HESABI, NERDE O ESKİ DEVRİMCİ YAYINLAR GELİYOR AKLIMA...

Bu arkası yarın yazılarım devam edecek

Neyin ne olması, neyin ne olduğu, hesabı bekleyin burada kesiyoruz bandı...

the end...

Peki, şimdi siz sormadan biz açıklayalım tüm bu cümleler nereden çıktı?

Fatih Sinan Türkel sayesinde çıktı. Çünkü o bana dedi ki İrfan; "UCUNU RADYOYA DOKUNDUR" ))

Radyocuyuz.com'u bizim evin salonuna ve aileme benzetmemdeki neden ise şuradan başladı; Radyocuyuz.com' un Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni sevgili abim Fatih Sinan Türkel'in benim radyoya olan yolculuğumun ilk günlerinden beri yakından ve birebir takipçisi olması. Buna stüdyoda yayın yaparken gelip aletlerimi kurcalamak ve uzun geyikli hurmalı sofralarımızda dâhil ve bir de söylemekten sinir olduğum ) Erkut Aktaş isimli radyocu adam kişisiyle bir akrabalığımın söz konusu olması hiç sevmem bizim tilkimiz var ))

O ZAMAN MADEM SALONDAYIZ
KİMSE OLMASIN LÜTFEN RADYOCU - UYUZ )))

TABİ KAŞINMASIN DA BİLSİN
SONRA OLMASIN SADE BİR KÜFREDEN UYUZ !!!

Veletlik Makamından Radyocuyuz Damada BİR DÜZİNE ARKASI YARIN TİYATROSU.
radyocuyuz.com 
=========================================

 
  Bugün 29756 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol